Türklerin kendilerine has bir türbe mimarileri vardı. Evliyalara, Padişahlara, hanedan mensublarına ve devlet adamlarına yapılan türbeler dört, altı ve sekiz köşeli olarak inşa edilir ve üstleri bir kubbe ile örtülürdü. Üstleri damlı yapılanlar da olurdu.
Türbelerin inşasında taş, mermer, tuğla kullanılmıştır. Dışları köfeki taşı veya mermer kaplama olanlar vardır. Türbelerin zeminleri tuğla ile örtülüdür. Türbeye gömülen cenazelerin üstüne tahtadan birer sanduka konulmaktadır. Sandukaların etrafları evvelce tahtadan birer şebekel ile ayrılırdı. III. Ahmed zamanında evvelâ Eyüb Sultan sandukası etrafındaki şebeke konulmuş ve bu münasebetle hükümdar sandukalarının etrafı da meşe vesair ağaçlardan yapılmış şebekeler yerine sedefkârı şebekelerle çevrilmişti.
Daha sonraları bazı hükümdar sandukaları etrafında da sedefkârı yerine gümüş şebekeler yer almıştı. Mesela Sultan Aziz ceddi Fatih Sultan Memed` in türbesini tamir ettirerek burdaki sedefkârî şebekeyi kaldırtmış ve yerine gümüş bir şebeke yaptırmıştı.
Şehzade ve bazı Eyüb türbelerinde üstleri ve kavukları işlenmiş pek nefis mermer sandukalara rastlanmaktadır. Bunlar kavuklarının kıvrımları, üstlerindeki örtülerin nakışları, karanfilleri ile taş oymacılığının birer şaheseridir.
Bir zat adına yapılmış bazı türbeler diğer yakınlarının gömülmesile dolmuş ve pek sıkışık bir hal almıştır. İstanbul` da türbelerinde yalnız olarak yatan padişahlar Fatih, II. Bayezid ve Yavuz Sultan Selim` dir.
Türbelerin iç tezyinatında çiniler, yazılar, kandiller, askılar ve sandukalar üzerine örtülen nefis şallar, kumaşlar yer almaktadır. İstanbul türbelerinden bazılarının içleri insana ölümün acılığını unutturan yahud ruhları bir cennet bahçesine kavuşturan birer bahar bahçesi haline getirilmiştir. İnsan orda ebediyeti duymaktadır.
Türbelerin kubbe altı kuşaklarını da ekseriya üstleri nefis jatlı çini panolar teşkil etmektedir. Ayrıca duvarlara yazı levhalarıda asılı bulunmaktadır. Sandukaların üstüne kadar inen billûr kandiller ve devekuşu yumurtaları, püsküller ve toplar türbelerin tezyinatı arasındadır.
Binaların pencere kapakları oymadan yahud sedefkârî olarak yapılmıştır. Türbelere ayrıca gayet nefis rahleler, Kur`anı Kerimler, seccadeler vakfedilirdi.
Padişah ve şehzade sandukalarının baş uçlarındaki kavuklara serguçlar da geçirilirdi. Bazı şehzade sandukalarının üzerine akik, mercan, firuze ile süslü kamerlerinin konulduğu da görülmüştür. Gene bazı türbelerde gömülü şehzadelerin ipekli, kadife kaftanları da türbede sandukalar üzerinde muhafaza edilirdi. Türbelerde yatanların bazı zatî eşyaları orada saklanırdı.
Yavuz Sultan Selim türbesinde hükümdara izafe edilen bir leğen, ibrik, İbni Kemal` in atından sıçrıyan çamurlarla lekelenmiş meşhur kaftan, II. Bazyezid türbesinde kendisi tarafından kullanıldığı rivayet edilen kırmızı kadifeden bir seccade, Hürrem Sultan türbesinde kaş bastı, mendiller, peşkirşer dururdu.
Bazen türbe duvarlarının silahlarla süslendiği görülürdü. Devirlerinin birer mimarî şaheseri olan türbeler muhtelif sabat eserlerini bir araya getiren birer müze halindeydiler.
Evkaf Nezareti tarafından türbelerden, hükümdar mahfellerinden bu gibi sanar eserleri toplanarak bir araya getirilmiş ve diğer elde olanlarla beraber Evkafı İslamiye Müzesi açılmıştı. Sonra bu müze Maarif Vekaletine devredilmiş ve ismiTürk- İslam Eserleri Müzesi ne çevrildi.
Türbelerin vakıfları bulunur, türbe yakınlarındaki meşrutalarda sarıklı türbedarlar otururlar ve türbelerin temizliğinden, muhafazasından mesul olurlardı.
Büyük Miller Meclisi` ndan 1925 tarihinde çıkarılan bir kanunla türbeler, tekkeler kapatılmış ve uzun süren bu devre içinde bazı türbeler bakımsızlık yüzünden harabiyete uğramıştır. Bugün de birçok türbelerimiz harab bir vaziyettedir. 1950 tarihinde çıkarılan yeni bir kanunla tarih ve sanat kıymetini haiz bazı türbelerin açılması Vekiller Heyetine bırakılmış ve Vekiller Heyetinin bir kararile Eyüb Sultan, Fatih Sultan Memed, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman, Barbaros Hayreddin, Gazi Osman Paşa türbeleri ziyarete açılmıştır. Bu karara dahil olan II. Sultan Mahmud türbesi, türbenin tamire muhtac olduğundan henüz açılmamış vaziyettedir.