Zanpara davet eder de ortaya bir küp getirilir. Tırayaki Himmet Dayı, Bekri Mustafa, Rezakîzade Tarçın Bey, Bastırnacı Yedibela, Hacivat Karagöz içine girerler sonra baskın olur da birer birer çıkarlar. Ha o oyun, Ha Şirketi Hayriye vapurlarından köprüye çıkış. Bir gürültü, bir patırtı..
– Varda.
– Savulun
– Aman nasırım
– Oğlan gitme ezilirsin.
– Ne istiyorsun be!
– Hişt bana bak.
– Acelen ne, patladın mı?
– Kadınlar! Acele etmeyin.
– Hamal, hamal
– Anne , aman anneciğim, anneciğim.
– Hanım! Ne itip kakıştırıyorsun, ayıbtır.
– Ayıb sana! Torba kadar da sakalı var.
– Şimdi… İneceğim..
– Olurrr..
– Bum! Yedi ise yangındır.
– Beyefendi! Olur rezalet değil! Teesüf olunur.
– Huu! Erkekler, durun bakayın geçeceğim.
– Sana söylüyorum. Kazık gibi önümde ne duruyorsun?
– Ahmed! Bas!
– Allah vere; sarrafı kaçırmıya idik.
– Enginarı mı soruyorsun, on iki para.
– Vay! Herifin ayağı ayak değil, Tokmak. Serçe parmağım gitti.
– Ha göreyim seni! Biraz daha karıştır, karıştır da beraber düşelim.
– Birader önünü ilikle çarparlar.
– Efendim! Anlamıyorlar, yeni hisleri anlamıyorlar vesselam.
– Amma tuhaf ha! Koca rıhtım yıkılsın da bir kişinin burnu kanamasın, şaşılacak şey!
– Bir para vermem.Kazansın yesin.
– Ne demek! Artık gazel yazamayacak mıyız? Edebiyatta mı şıklaştı.
– Otuz iki senedir şunun şurasındayım. Bana bir kimse gözün üstünde kaşın var demedi.
– Ayol ayol! Mamadadıya yol verin.
– Hayır Kabil değil, Mutlaka Amerika galib gelecek.
– Akşam oldu mu iki tane çakmalıyım.
– Oooo valdede ki boya bak.
– Kapı mı efendim, beş buçukta!
– Estağfirullah efendim, kulunuzu mahcub buyuruyorsunuz.
– Ah, geçen gün gördüm. Vah! Ben böyle sevdaya uğramadımdı!
– Dün sabah kandilleri geçtik. Bizim Ahmed Reis Allah için reisdir.
– Miyan üç değil.Muahyyer, sonra tiz gerdaniye bulup.
– O kalıplar bize gelmez, on iki okkalık.
– Oh vay canına yandığım! Hele kurtuldum.