Ahmet Rasim`den İstanbul Vapurları

Ben demedim mi? Bu 5 numara ile 4 numaralı bir iş çıkaracaklar. Bunları tamire göndermeli, altlarını temizlememeli. Dediklerim çıktı. Köprüye çarpa çarpa, efendilerle düşe düşe , istirahat için yaslana yaslana, sularla ura ura dubayı delmişler, su almaya başlamış, köprüde bir gürültü:
– Kadıköy iskelesi batıyor.
– Kadıköy vapuru da delinmiş, denize gidiyor.
Sadaları ile karışık bir heycan peyda oldu. Dikkat ettim. Kahve dükkanı filan yaslanmış. Güldüm! Heyecan içinde kalanlardan biri sordu. Dedim ki;
– Hava lodo da ondan.
– Fakat buraya Lodos urur mu?
– Serpintisi gelir a.
– Fakather zaman gelirdi, böyle olmazdı. Duba delinmiş diyorlar.
– Sizler baki. Bu hergün olağan şey. Eski Üsküdar gazinosunu hatırlıyor musunuz? Siz dua edin de Marmara açıklarında vapurların altı delinmiyor.
Kimbilir? Amerikalı muharri bunu görse ne derdi: Mutlaka
Dalgıçlara; Kadıköy iskelesini mahalli aram olmak üzere gösterirdi.
Şirketi Hayriye ve idarei mahsusa vapurlarına bineceklerden.
Kuşbazlar; Şahin ile Tayyari.
Denizden korkanlar; Selameti, asayişi.
İftara yetişmek isteyenler; Süratli.
Adaya kadar ağır ağır gitmek üzere bulunanlar; Nüzhetiyeyi.
Şirketi Hayriye memurları; İntizamı
Kavakta oturanlar; Azimet ile avdeti
Gazete muhabirleri; Seyyarı
Vapur görmiyenler; Neveseri
Selametle iskeleye varanlar; Şükranı
Kadıköyüne gidecekler; Kadıköyünü
Kademden tefeül edenler; Meymeneti
Çalışmadan usananlar; Gayreti
Şirketi Hayriye ve Kadıköytaraflarına işliyen kaptanlar açık havalarda; Rehberi
Kış günlerinden bıkanlar; Bahariyeyi
İstanbul sokaklarından langur lungur giderek, oku, yayı kırılan arabaların berayı tamir Üsküdara geçirilmesi fikrinde bulunanlar; Sühuleti
İntihab ederlerse isabet ehliyecekleri her iki idare tarafından neşrolunan ilânnamelerde görülmüştür.