Sultan Vahideddinin 17 Kasım ‘da İngilizlere sığınarak İstanbul’dan ayrılması üzerine T.B.M.M ince halifelik kaldırıldı. T.B.M.M tarafından yeni halife seçilmeden önce, seçilecek kimsenin de padişahlık sevda ve davasına kapılarak, herhangi bir yabancı devlete sığınması ihtimalini ortadan kaldırmak için İstanbul’da bulunan Rafet paşa’ ya, Abdülmecid Efendi ile görüşerek ve hatta elinden T.B.M.M ‘nin hilafet ve saltanat hakkında bir belge alarak gönderilmesi, Mustafa Kemal Paşa tarafından bildirildi. Onun bu istekleri Rafet Paşa tarafından gerçekleştirildi. Yine 18 kasım ‘da M. Kemal Paşa, Rafet Paşa’ya bir şifre-telgraf göndererek verdiği talimatta şu noktaları belirtti.; “Abdülmecid Efendi, Halife-i Müslimin ünvanını kullanacaktır. Bu ünvana başka sıfat ve kelime eklenmeyecektir. İslam dünyasına yayınlanmak üzere hazırlayacağı bir beyanname, Rafet paşa aracılığı ile, önce şifre olarak bildirilecektir. Uygun görüldükten sonra tekrar şifre ile ve yine Rafet Paşa’nın aracılığıyla kendisine bildirilecek, ondan sonra yayınlanacaktır.”
Bu beyannamenin metinin kısaca şu noktalar oluşturacaktır.
1-) T.B.M.M’nin kendisini halife seçmesinden dolayı açıkça memnun olduğunu söyleyecektir;
2-) Vahdeddin Efendi’nin son hareket tarzı, geniş bir şekilde ele alınarak kötülenecektir;
3-) Teşkilat-i Esasiye Kanunu’nun 10. Maddesine kadar olan maddelerindeki hükümler, gerektiği şekilde açıklanarak ve mühim ifadeleri aynen alınarak ve hükümetin kendine has mahiyeti ve idare usulünün Türkiye halkı ve bütün İslâm dünyası için en yararlı ve en uygun rejim olduğu belirtilip tespit edilecektir.
4-) Türkiye milli halk hükümetinin geçmişteki hizmetlerinden ve yararlı çalışmalarından övücü bir dille bahsolunacaktır;
5-) Bu beyannamede, belirtilen noktalardan başka, siyasi sayılabilecek bir nokta ve fikir söz konusu edilmeyecektir; T.B.M.M’nin 18 Kasım tarihli oturumunda Sultan Vahideddin’in kaçmasıyla hilafet makamı boşladığı belirtilerek yeni halife seçin ile ilgili fetvalar okundu. Bu fetvalar şöyleydi; İmamül Müslimin olan Zeyd düşmanın umum Müslimin Elyhinde mucubi mahvaldun tekalifi şedidesini zarured olmaksızın kabul ile, hukuk-i İslâmiye’ye muddafaada aczini izhar ve müslimin müdafaa-i mücahidanalerini düşmana muvafakatle ihlal ve müslimin ve harekat-ı ihtilalkaraneda devam ve ısrar ve sonra da ecnebi himayesinde iltica ederek Makam-ı Hilafeyi terk ve firar hilafetten feragat etmekle, bu makam şet’an münhal olur mu?
Allâhü âlem bissevab olur.
Ketebülfakir Mehmed Vehbi. “Bu suretle hukuk ve menafi-i islamiyeyi siyaneten Makam-ı Hilafete layık bir bir zata erbabü hallü akid tarafından biat olunmak vacib olur mu?
Elcevap: Allâhü alem bissevab olur. Ketebetülfakir Mehmed Vehbi.
Fetvalar okunduktan sonra, oylamaya koyma söz konusu olunca M. Kemal Paşa yerinden kalkarak;
“Bu memleketi yıkmak içinde fetvalar verilmiştir. Fetva herhalde meclisin oyuna konmalıdır” diye müdahale etti. Böylece fetva elde olduktan sonra meclis kararın gerek duyulmaması ve millet işlerinde fetva ile yetinmek geleneğinin devam ettirilmesini önlemek istedi. Nitekim Bitlis Mebusu Yusuf Ziya oya koymayı gereksiz bularak; “Fetvay-ı şerife, bizim reylerimizden üstündür. Madem ki fetva vardır, Vahideddin hal olmuştur.” dedi
T.B.M.M Reisi Dr. Adnan Bey (Adıvar)’in; “Fetvay-ı şerife mucibinde inhilali kabul edenler lütfen ellerini kaldırsınlar” sözleri üzerine oybirliği ile verilen kararı sürekli alkışlar izledi. Bundan sonra halife seçimine geçildi. 162 mebus oy kullandı, 148’i Abdülmecid Efendi’ye 2’si Abdülhamittin Oğullarından Şehzade Abdürrahim’e 3’ü büyük oğlu Selim Efendi’ye oy verdi ve 9 mebus çekimser oy kullandı. Böylece Abdülnecid Efendi Halife seçildi. 19 Kasım tarihli açık telgrafta Abdülmecid Efendi’ye “Türkiye Devleti’nin hakimiyetini, kayıtsız şartsız millete veren Teşkilât-ı Esâsiye kanununa göre yürütme gücü ve toplanmış bulunan milletin tek ve gerçek temsilcilerinden kurulu T.B.M.M’nin 1 Kasım 1922 tarihinde oybirliği ile kabul ettiği gerekçe ve esaslar çevresinde Yüce Meclis’in 18 Kasım 1922 Tarihindeki oturumunda halifeliğe seçilmiş olduğu” M. Kemal tarafından bildirildi.
19 Kasım tarihli bir şifre-telgrafla M. Kemal’in telgrafına cevap veren Rafet Paşa şunları bildirmekteydi; Abdülmecid Efendi, imzasının üstünde Halife-i Müslimin ( Müslümanların Halifesi) ve Hadimü’l Haremeyn (Mekke ve Medine’nin kulu) ünvanlarının bulunmasının Cuma selamlığında hil’at giyinmesinin ve Fatih Sultan Mehmed’in ki gibi sarık takmasının mümkün ve uygun olacağını öne sürmüş; İslam dünyasına yazacağı bildiri metni hakkın ileri sürdüğü fikirlerde de, Vahadeddin hakkında bir şey söylemeyeceğini bildirmiş ve bildirinin İstanbul gazetelerinde yayınlanırken Türkçesi ile birlikte bir Arapça suretinin yayınlattırılması fikrini atmıştı. M. Kemal Paşa, 20 Kasım’da Rafet Paşa’ya gönderdiği cevapta, Halife-i Müslimin ünvanı ile beraber Hadimü’l Haremeyni’ş-Şerifeyn deyiminin kullanılmasını yerinde bulduğunu söyledi. Cuma Selamlığında Fatih’in kıyafetini giymesini normal bulmayan M. Kemal redingot veya İstanbulin giyebileceğini, askeri üniformanın ise söz konusu edilemeyeceğini bildirdi.